TBMM’de 1 ay sürecek bütçe maratonu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın sunumuyla başladı.
TBMM’de 1 ay sürecek bütçe maratonu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın sunumuyla başladı. Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısına katılan Yılmaz, 2025 Bütçe Kanun teklifini komisyona getirdi. Sunumdan önce konuşan CHP İzmir Milletvekili, Plan ve Bütçe komisyonu sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli; Sayıştay’ın Meclis’e sunduğu 2023 yılı genel uygunluk bildiriminin, 2023 yılı kesin hesabını açıklamaktan ve şeffaflıktan uzak olduğunu söyledi. 2023 yılı Kesin Hesap Kanun Teklifi’nde ödenek üstü harcamaya ilişkin bir tablonun olmamasının nedenini soran Türeli, Sayıştay’ın konuyla ilgili görevini yapmadığını ve genel uygunluk bildiriminin Sayıştay’a iade edilerek yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Türeli, “Sayıştay’ın hazırlayıp Meclis’e sunduğu 2023 yılı genel uygunluk bildirimi, 2023 yılı kesin hesabını açıklamaktan ve şeffaflıktan uzak. Genel uygunluk bildiriminde, bütçedeki ödenek artışlarının dayanağı gösterilmemiş ve artan ödeneklerin nereye harcandığı açıklanmamıştır. Bu çok ciddi bir problemdir ve buradaki görüşmelerin seyri açısından da bunu sakatlayıcı bir etki oluşturacak.” dedi.
Türeli, şunları aktardı:
SAYIŞTAY YERİNE BİR DEDEKTİF GİBİ ÇALIŞTIK
2023 yılı Kesin Hesap Kanun Teklifi’nde ödenek üstü harcamaya ilişkin tablo yok ve doğal olarak Sayıştay da herhâlde buradan hareket etmiş. Hâlbuki Sayıştayın yapması gereken genel uygunluk bildiriminin mantığı da bu. Sayıştay bu noktada; başlangıç ve yıl sonu ödenek miktarları arasındaki farkın nedenine ilişkin gerekli araştırmaları, soruşturmaları yapmalı ve bunu tespit ederek rapora yazmalıydı fakat Sayıştay bunu yapmamış. Biz bu durumu fark edince bir dedektif gibi yola koyulduk. “Ne yapalım? Acaba ne olabilir? Bu aradaki fark nerelerden kaynaklanabilir?” dedik. Çünkü genel uygunluk bildiriminde yer alan başlangıç ve yıl sonu ödenekleri açısından 1 trilyon 318 milyar liralık bir farklılığının nedenlerinin açıklaması yok.
Biraz önce söylediğim 7457 sayılı Kanun… Hatırlarsınız Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmüştük. Ondan önce borçlanma limiti 3 katına çıkmıştı, Cumhurbaşkanına ödenek artırma yetkisi verilmişti. “Oradan olabilir.” dedik, oraya baktık. Bahsettiğim 7456 sayılı Kanun ama bu kanun dediğim gibi ne kesin hesap kanun teklifinde var ne genel uygunluk bildiriminde. Biraz önce de belirttim, geçici 1’inci maddesine göre Cumhurbaşkanına bütçeye ödenek ekleme yetkisi verilmişti. Düzenleyici etki analizinde bu miktar 794,1 milyar olarak belirleniyordu ve tertipleri de belliydi; personel giderleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna devlet primi ve SGK'ye bütçeden yapılacak tertipler, emekli maaşları, memur maaşlarındaki artışlar, bayram ikramiyeleri bunun içindeydi. Onu da düştük, fark indi 524 milyar liraya. Dedektifliğe devam ettik “Ne olabilit acaba?” dedik. 6 Şubat 2023’de yaşadığımız depremin ardından deprem bölgesinde olağanüstü hâl ilan edildi. Olağanüstü Hal Yasası’nın 30'uncu maddesi Cumhurbaşkanına olağanüstü hâlin gerektirdiği harcamaları karşılamak üzere genel bütçe ödeneklerinden yüzde 5’e kadar
artırma yetkisi veriyor. Baktık, yüzde 5 ne kadar? 240 milyar lira. Onu da düştük, yine 324 milyar lira fark aldı.
SAYIŞTAY GÖREVİNİ YAPMAMIŞTIR
Böyle bir şey olamaz, biz bu şekilde Kesin Hesap Kanun Teklifi’ni görüşemeyiz. Sayıştay burada görevini yapmamıştır. Neden böyle bir açıklama, böyle bir konu gündeme getirilmedi? Sayıştay temsilcileri burada, bununla ilgili onlardan da bilgi alabiliriz. Ne diyorlar acaba buna ilişkin? Vatandaşın bütçe hakkı ihlal edilmiştir çünkü biz burada iki şeyi beraber konuşacağız: Hem 2025 yılı bütçesini hem 2023 yılı kesin hesabını. Kesin Hesap Kanun Teklifi’nde olmayan ve Sayıştay’ın genel uygunluk bildiriminde görünmeyen birtakım rakamlar var, bunlar çok büyük rakamlar. Bunların bu şekilde olması, bu şekilde görüşülmesi doğru değildir. Bu anlamda genel uygunluk bildirimi Sayıştay’a iade edilmeli, yeniden düzeltilmeli, ondan sonra bütçe görüşmeleri yapılmalıdır. Bu şekilde bütçe görüşmelerinin yapılması bütçe hakkına, Meclis görüşmelerine, Anayasa’ya, Anayasa’nın ilgili maddelerine ve 5018 sayılı Yasa’ya çok açık ve net bir şekilde aykırıdır. Bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz, sanıyorum sizler de bizim gibi düşüneceksiniz.